Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Eğlencenin,Paylaşımın Zirveye Vurdugu adres Forumca ...
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Musul Sorunu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
İsyankar
Paylaşımcı
Paylaşımcı
İsyankar


Mesaj Sayısı : 958
Yaş : 37
Nerden : Nereye:))
Ruh Hali : Musul Sorunu 1107
Takım : Musul Sorunu 1446
Kayıt tarihi : 29/09/08

Musul Sorunu Empty
MesajKonu: Musul Sorunu   Musul Sorunu Icon_minitime10/7/2008, 4:19 pm

Musul Sorunu, Osmanlı Devleti'ne bağlı Musul Sancağı'nın, Birinci Dünya Savaşı'nda işgali ile başlayan; 1926'da Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kalmasının aradında da bölgedeki Türk varlığıyla günümüze kadar gelen siyasi süreçdir.

Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Osmanlı hakimiyetindeki Musul ve çevresi petrol varlığı sebebiyle, İngiltere, Fransa, Almanya ve hatta Amerika Birleşik Devletleri arasında rekabet konusu oldu. Bölge, 1916 tarihli Sykes-Picot Antlaşması ile Fransa'ya bırakılmıştı. Nisan 1920 San Remo Konferansında Fransa, kendisini Orta Doğu'daki menfaatlerini desteklemesi sebebiyle, Musul bölgesini İngiltere'ye terketti.

Lozan Konferansı

Lozan Konferansı sırasında Türkiye, Musul'un iki temel gerekçe ile Türkiye'ye bırakılmasın ısitedi. Birincisi: 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Musul, Türk ordularının kontrolü altında ve milli hudutlar içinde bulunuyordu. İkincisi: Musul ve Süleymaniye bölgeleri tarihi açıdan olduğu kadar halkının büyük çoğunluğunu halen Türklerin teşkil etmesiydi. İngiltere, tüm bunlara itiraz etti. Bunun üzerine Lozan Antlaşması'nın 3. maddesi gereğince, sorunun çözümü, dokuz ay içinde bir sonuca ulaştırılmak üzere Türk-İngiliz ikili görüşmelerine bırakıldı.

Haliç Konferansı

Bu görüşmeler 19 Mayıs 1924'de, İstanbul'da başlayan Haliç Konferansı ile gündeme getirildi. Ancak, görüşmelerde bir sonuca varılamadı. Türkiye'nin Musul ve Süleymaniye bölgelerinin kendi hudutları içinde kalmasında ısrar etmesi üzerine İngiltere, bu fikre yanaşmadığı gibi, Hakkari bölgesinin de Irak'a bırakılmasını istedi.

İstanbul Konferansının sonuçsuz kalması, Türkiye'nin haklı davasında taviz vermemesi ve İngiltere'nin Türk-Irak sınırları bölgesinde sınır olaylarını kışkırtıp, karışıklıklar çıkarmaya başlaması, Türk-İngiliz ilişkilerini gerginleştirdi.

Bunun üzerine taraflar, Lozan Antlaşmasının "Anlaşmazlık halinde konunun Milletler Cemiyetine götürülmesi" hükmüne uyarak, sorunu, bu cemiyetin çözmesini istediler. Ancak, Türkiye sorunun Milletler Cemiyeti'de çözümüne taraftar değildi. Bunun iki haklı sebebi vardı. Birincisi: Türkiye henüz bu cemiyetin üyesi değildi; İkincisi: Cemiyete İngiltere hakimdi ve çıkan kararlarda oldukça etkili idi.

Milletler Cemiyeti Kararları

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Türkiye, Milletler Cemiyeti faktörünü kabul etmek durumunda kaldı. Milletler Cemiyeti Eylül 1924'de konuyu ele aldı. Türkiye, Musul ve Süleymaniye bölgelerinde halkoylaması yapılmasını teklif ettiyse de, İngiltere bunu kabul etmedi. Milletler Cemiyeti konu ile ilgili bir komisyon oluşturdu. Tahkik Komisyonu, hazırladığı raporu Eylül 1925'de Milletler Cemiyetine sundu. Komisyon raporunda Musul halkının hiçbir tarafa katılmaksızın bağımsız kalmak istediğini bildirdi.

Buna rağmen Tahkik Komisyonu, Milletler Cemiyeti Meclisine şu tavsiyelerde bulundu:

1. Brüksel Hattı sınır olarak kabul edilecek. 2. Musul vilayetinin çoğunluğunu Kürtler oluşturduğundan Musul Irak'a bağlanacak ayrıca Türkiye ile ekonomik bir anlaşma yapılacak.Manda yönetimi 1928 yılında biteceğinden bu süre 25 yıl daha uzatılacak ama Kürtlere yönetim serbestliği ve kültürel haklar verilecek. 3. Bu iki noktaya uyulmadığı takdirde ise,Musul vilayeti Türkiyeye verilecek.

Milletler Cemiyeti Meclisi, komisyonun teklifini aynen kabul etti. Milletler Cemiyeti'nin kararı Türkiye'de büyük tepkilere sebep oldu. Hatta, Türkiye ile İngiltere arasında savaş havası esmeye başladı.

Fakat, Atatürk'ün ortaya koyduğu gerçekçilik prensibini esas alan Türkiye, henüz savaştan yeni çıkmış olması ve harap olan ülkenin ekonomik ve sosyal meselelerinin çözüm beklemesi gibi sebeplerle ülkeyi yeni bir savaşa sürüklemek istemedi.Ayrıca Türkiye'nin iç ve dış sorunları vardı.Dış sorunları Musul görüşmelerini Avrupa'dan gelen Hristiyan kişilerin denetlemesiydi.Bu Türkiye'nin yalnız kalmasına neden oluyordu.Bunun üzerine Türkiye Sovyet Rusya ile Paris'te bir saldırmazlık paktı imzaladı.Amaç yandaş bulmaktı.İç sebepler ise İngiltere'nin Türkiye'de ayaklanmalar organize etmesidir.Bunların sonucu olarak Türkiye her yönden çaresiz kalmıştır. Bu sebeple, 5 Haziran 1926'da İngiltere ile bir anlaşma imzalayarak Milletler Cemiyeti kararını kabul etmek durumunda kaldı. Bu anlaşma, bugünkü Türk-Irak hududunu çizmiş ve Musul sorununa son vermiştir.

1. Türkiye u gıbı seleri umursamadığı içinsınır esas itibari ile Milletler Cemiyeti Meclisi tarafından Brüksel'de tespit edilen hat olacaktır; fakat, bu hatta Türkiye lehine bazı değişiklikler yapılacaktı;

2. Andlaşmanın 14. maddesine göre de, Irak Hükümeti, Musul üzerindeki haklarından vazgeçen Türkiye'ye 25 yıl süre ile petrolden alacağı gelirin % 10'unu verecekti.Bu gelir 1939 yılına kadar devam etmiş olup M.K.Atatürk'ün ölümünden sora 11 yıllık alacağı kalmıştır.Bu alacak henüz Irak devletinden tahsil edilmemiştir.

Türk-İngiliz ilişkileri

1926 yılında Musul konusunda varılan anlaşmaya rağmen Türk-İngiliz ilişkileri normal bir seyir takip edemedi. Bunun beş önemli sebebi vardı. Bunlardan Birincisi: Musul sorunu kendi lehine çözümlemek isteyen İngiltere'nin bölge halkını Bölücülük yönünde isyana teşvik etmesi; İkincisi: Hakkari bölgesindeki halkı isyana sevk etmesi ve Nasturi isyanına sebep olması; Üçüncüsü: 1925 yılında çıkan Şeyh Sait isyanını organize etmesi ve yönlendirmesi; Dördüncüsü: Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası'nın Genç Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir karşı devrim hareketi alarak desteklemesi; Beşincisi: Musul sorununun adil ve doğru olmayan bir şekilde çözümlenmesidir.

Nihayet, 1929 yılında İngiltere'nin Akdeniz Filosu İstanbul'u ziyaret etti. Bu ziyaret Türk-İngiliz ilişkilerindeki olumlu gelişmenin ilk adımını teşkil etti. Amiral Field'in Ankara'ya giderek Atatürk ve diğer ileri gelenleri ziyaret etmesi, Türk-İngiliz ilişkilerindeki olumsuzluğu yumuşattı.

Bu ziyaretten kısa bir süre sonra Sovyet Dışişleri Bakan Yardımcısı Karahan'da Ankara'yı ziyaret etti. Bu son ziyaret Sovyet Rusya'nın Türk-İngiliz yakınlaşmasından kaynaklanan bir endişesinin sonucuydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.gokseen.tr.gg
 
Musul Sorunu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Eğitim & Öğretim :: Okul Dersleri :: Tarih-
Buraya geçin:  

Google Pagerank Checker
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar