Hayalet diller
Bir dilin yok olması yalnızca o dili konuşanların değil, bütün insanlığın ortak sorunu. Dilbilimci David Crystal da dil kaybı konusundaki bilgi ihtiyacının acil olmasından hareketle "Dillerin Katli" çalışmasını hazırlamış. Bu kitap, dilin acil yardım alarmı gibi.
METİN AKYÜZ - Dilbilim
İmparatorluklardan ulus devletlere geçişin en önemli paradigmalarından birini dil oluşturur. Dil, ulus devletlere kadar toplumsal yapının parçası iken ulus devletlerle birlikte siyasal bir yetke halini de aldı. Ulus devlet anlayışında egemen olan unsur, dilde de egemenliği ele geçirdi. Resmi dil dışında kalan diller de zaman içinde ölüm kalım savaşımı vermeye başladı, büyük bir çoğunluğu da bu savaşı kaybetti. Dil ölümleri özellikle 20. yüzyıldaki gelişmeler ve küreselleşmenin de etkisiyle tarihin hiçbir döneminde bu kadar hızlı yaşanmadı, diller arası etkileşim hiç bu kadar yoğun olmadı. Tüm bu gelişmeler dillerin ölümünü de hızlandırdı. Bu kayıpları engellemek için de Londra'da Tehlikedeki Diller Vakfı kuruldu.
3 bin dil tehlikede
Bir dilin yok olması yalnızca o dili konuşanların değil, bütün insanlığın ortak sorunu. Dilbilimci David Crystal da dil kaybı konusundaki bilgi ihtiyacının acil olmasından hareketle "Dillerin Katli Bir Dilin Ölümü Bir Kültürün Ölümüdür" çalışmasını hazırlamış. Bu kitap, dilin acil yardım alarmı gibi. Kitaptan elde edilecek olan geliri de Tehlikedeki Diller Vakfı'na bağışlamış yazar.
Bir dilin doğal konuşucularının yoğunluğu, o dilin geleceğini de belirliyor. Kullanıcıların etkililik düzeyine göre diller; güvende olanlar, tehlikede olanlar ve ölü diller diye sınıflandırılıyor. Net bir sayı olmasa da, yeryüzünde var olduğu kabul edilen 6 bin dilin 3 bini yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Crystal, işe dillerin ölüm nedenini belirlemekle başlıyor. Dillerin ölümlerini tek bir nedene bağlamak zor. Kıtlık, kuraklık, deprem, volkanik patlamalar ve tsunami gibi fiziksel etkiler ile kültürel etkileşimler ve baskın kültürel yapıların dil üzerindeki baskıları, dilleri tehdit eden en önemli etkenler arasında.
Crystal, kitabın sonraki bölümünde de neden dil ölümleri üzerinde durulması gerektiğini vurgulayıp tek dillilik ile çok dilliliğin karşılaştırılmasına gitmiş. Bir dilin ölümü insanları doğal afetler gibi doğrudan etkilemese de eksikliği çok sonradan duyulacak yazara göre. Çünkü diller insanlığın toplam bilgisinin bir parçası. Hatta şu cümlelere yer veriyor kitabında:
"Bir dilin yeryüzünden silinmesi tekrar yenilenemeyecek bir kaynak gibidir. İnsan dilinin yapısının insanın entelektüel başarısının önemli bir şahidi olduğu göz önüne alınırsa, dilbilim dünyasındaki genetik çeşitliliğin kaybı... Muhtemelen biyolojik dünyadaki genetik çeşitliliğin kaybından bile önemlidir."
Ölmeye yüz tutan dillere neden sahip çıkmamız gerektiğini de şöyle ifade ediyor yazar: "Dil, toplumsal ve kişisel kimlik haliyle bireyin ifade gücünü hemen hemen sınırsız kılan zenginlikte bir mirastır. Her dil, belli bir evren modeli, dünyanın anlaşılmasına yarayan bir gösterge sistemi oluşturur ve dünyayı tanımlamak için 4 bin farklı yolumuz varsa bu bizi zengin kılar. Ekoloji konusuna olduğu kadar dillerin korunması konusuna da eğilmeliyiz."
Dil unutmaz
Son bölümde de yazar, net bir yanıt bulamasa da yok olma tehdidi altında olan diller için neler yapılabileceğini sorgulamaya çalışıyor. Dünyamız hayalet dillerle dolmadan nedenli nedensiz sahip çıkılmalıdır dillere, hatta Yahudi yazar Isaac Singer'a neden ölmekte olan Yidiş dilinde yazdığı sorulduğunda "Hayalet hikâyelerine kesinlikle bayılırım" diyerek cevap verir ve devam eder: "Aynı zamanda yeniden dirilişe inanıyorum. Eğer ben Yidiş dilinde yazmazsam onca Yahudi hayata geri döndüğünde ne okuyacak?" Unutmamak gerekir ki her şey unutur dil unutmaz.
"Dillerin Katli", dilbilimsel yaklaşımı ve zengin kaynakçasıyla dil ve dilbilimle ilgilenenler için de vazgeçilmez bir kaynak niteliğinde. Babil Kulesi bir mitos mu yoksa bir gerçeklik mi bilinmez ama dillerin ölümü tek dilli bir dünyaya götürüyor insanları. Ölü dillerin cesetleriyle kurulan bir kule yükseliyor önümüzde.